Orijinal İsim: Βίος και Πολιτεία του Αλέξη Ζορμπά (Zorba the Greek) (1946)
Yazar: Nikos Kazancakis
Okuma Tarihi: 4 Haziran 2021 – 23 Haziran 2021

Bir anda kafama esti ve kendi kendime dedim ki “Neden bu zamana kadar bir tane bile Nikos Kazancakis romanı okumadım?” Cevap aradım. Bulamadım. Hiçbir mantıklı sebebim yoktu bu soruya karşılık verebilecek. Ben de madem öyle şu an tam zamanı imiş dedim. O gün kafama koydum ve hemen kitap alışveriş sepetime ekledim Zorba’yı.

Ben de çoğu insan gibi bu romanı, Anthony Queen’in oynadığı 1964 yapımı Zorba the Greek isimli film sayesinde tanıdım. İnternet kullanıp da filmin sahilde sirtaki oynadıkları sahnesini görmemiş olan kimse yoktur. Tanışıklığım o film kesitine dayansa da kitabı okumaya karşı olan isteğim ise Aleksi Zorba’nın “Bir zamanlar diyordum ki: Bu Türk’tür, bu Bulgar’dır ve bu Yunan’dır…” diye başlayan monologu ile yeşerdi. O alıntı zihnime öyle bir kazındı ki ne zaman okusam içim cız eder, yaşlı bir adamın geçmiş günahlarını tasavvur etmeye başlardım. Çok vurucu bir konuşmaydı. Romanı, hep o sahnenin geleceği anı bekleyerek okudum ve geldiğinde de yine ilk günkü gibi tüylerim diken diken oldu.

Zorba bir roman mı yoksa biyografi mi emin olamıyorum. Evet belki biyografi olmak için fazla dar bir zaman aralığına sahip. Ancak Kazancakis’in gerçekten tanıdığı bir insanın ‘güzellemesini’ yaptığı bu kitabı tam bir roman olarak da düşünemiyorum. Kendi ağzından anlattığı kısımlarda ardı ardına dizdiği sözler, beni Girit’in sıcak topraklarında, sapsarı ışıyan güneş altında gözün alabildiğine uzanan buğday tarlaları içinde koşturuyormuş hissi uyandırıyordu. Akdeniz’in kıyıya vuran dalgalarını, adanın Afrika’yı seyreden güney yamacında yankılanan rüzgarların sesini kulaklarımda duyuyordum.

Kitaptaki iki ana karakter de benden parçalar barındırıyordu. Patron benim yaşayış şeklimi temsil ediyor, Zorba ise düşünce şeklimi. Ben hep Zorba gibi cesur, atılgan ve yüreğine göre hareket edip hayatta her şeyi tecrübe etmek isteyen biri olsam da bedenimin tutukluğu, zihnimin bağları beni Patron gibi yazılan tecrübeleri okumak, kendi iç dünyama kapanmaya itiyordu. Yaşamımdaki bu ikiliğe okuduğum bir romanda denk gelmek beni yalnızlık hissinden kurtardı. Belki de bu yüzden bu kadar sevdim romanı.

Esere puanım 8.5/10. Nikos’un diğer romanlarını da en kısa zamanda okumayı istiyorum.